13 Aralık 2011 Salı

Kadın - Erkek Yaklaşım Farkı :)





Bir kadın araba alırken;

Satıcı: Buyrun efendim ne bakmıştınız?
Bayan: Ben cip almak istiyorum.
Satıcı: Tabii nasıl birşey arıyorsunuz?
Bayan: Mavi bir şey arıyorum, çantamla takım olsun.
Satıcı: (Dumur vaziyette) Şu model nasıl?
Bayan: Bunun bir ton açığı yok muydu??
Satıcı: (Rabbim sana geliyorum)

Bir Erkek araba alırken;

Satıcı: Buyrun efendim nasıl yardımcı olabilirim?
Erkek: X marka Y modelin coupet cabriolet seçeneğine bakmak istiyorum. 
Satıcı: Tabii buyrun.
Erkek: Kaç beygir
Satıcı: 180
Erkek: Peki 0-100'ü kaç saniye hatta 0-200'ü kaç saniye, tork'u kuvvetli mi, şehir içi - şehir dışı yakıt tüketimi nasıl, tiptronik şanzıman var mı, çelik cant standart mı, farlar xenon mu, bujiler meme yapar mı, memeler bana tapar mı...  falan filan :)
Satıcı: (piyuuu)

Çocukları oldu bebek arabası bakıyorlar;

Kadın bakıyor:

Satıcı: Buyrun nasıl yardımcı olabilirim?
Bayan: Merhabalar, Çükko markasının X500ZR4 modelini arıyorum. 438 adet blog taradım en beğenilen model bu tamam mııı...
Satıcı: Buyrun efendim, ürün bu.
Bayan: Peki bunun ön haznesi çıkıyor mu, 
Satıcı: Evet 3 kademeli ayarlanabiliyor.
Bayan: Peki güvenlik kilidi var mı, emniyet kemeri kaç kademeli ayarlanıyor, kumaşı yanar mı yanmaz mı, oturak kısmı hem öne hem arkaya bakıyor mu, ağırlığı ne kadar, manevra kabiliyeti iyi mi, su geçirmez örtüsü var mı, bebeğim rahat eder mi, şu geçen köpeğin cinsi seter mi...
Satıcı: (La havle)

Erkek çocuk arabası bakıyor:

Satıcı: Buyrun beyefendi nasıl yardımcı olabilirim.
Erkek: Çocuk arabası bakıyorum.
Satıcı: buyrun şu modellerimiz var
Erkek: Şimdi birader bu gider mi?
Satıcı: Gider efendim,
Erkek: İyi gider mi?
Satıcı: Gider efendim,
Erkek: Tamam sar o zaman bunu :)

Siz şimdiden bilin de ilerde karşılaşınca dumur olmayın sevgili okur. 

Öptüm Cokur Cokur

4 Aralık 2011 Pazar

Ali'nin İlk Sözleri

Okurcum, her babanın bebeğinin ilk sözlerine dair birtakım hayalleri, kurguları vardır;

O an zaman duracak, bebeğim kafasını bana doğru çevirip yüzüme bakacak ve dudaklarından o büyülü heceler dökülecek; BA - BA !

Benimki şöyle vuku buldu; yaklaşık bir ay önce Antalya'ya eşimin annesini ziyarete gitmiştik, bir akşam Ali'nin altını değiştirmeye çalışıyoruz, herif öyle bir kaka yapmış ki her yeri bulamış, bir de fındık kurdu gibi hiç ama hiç durmuyor. Neyse biraz uzun sürünce adam tabii bunaldı. Sonra ben tam odadan çıkacakken o büyülü heceler dudaklarından dökülüverdi; BA BA!

Ama sonra herif hiç susmadan BA BA BA BA demeye başladı. Üzülsem mi sevinsem mi bilemedim çünkü anlıyorum herif bildiğin bize düz gidiyor.

Kesintisiz BA BA BA BA , Ali dilinde şu demek anlıyorum; "Ulan sizin yapacağınız işin de, temizleyeceğiniz pokun da, iki elinizle bir şeyinizi doğrultamadınız, BABA yaklaş bi tokat atıcam beni uğraştırma :)"

Evet okur bunun akabinde adam kendine tek tip hecelerden kurulu bir dil yarattı, oyun oynama modunda DE DE DE diyor mesela. Gezinti yaparken BLEH BLEH BLEH, eğer birşeyler keşfediyorsa GIH GIH GIH diyor.

Ben bu dili fazla geliştirmesinden tırsıyorum çünkü daha sonuçta bunun PO PO PO, Pİ Pİ Pİ, KU KU KU su var sevgili okurcum. Kalabalık bir alışveriş merkezinde etrafta KUKUKUKU diye koşan bir yer cücesi hayal etsenize :)

Son durumumuz şu, ben BABABA diye adamın peşinde koşuyorum söylesin diye o da bana DE DE DE DE diye cevap veriyor. (bkz aşağıdaki video)

Kıssadan hisse böyle ilk adım, ilk sözcük vesaire gibi anlar hakkında çok hayal kurmayın üzülürsünüz :) herif benim adımı küfür niyetine kullanıyor baksana.

Şimdi sizlere URAL - ALTAY Dilleri ailesinden, EMMELİ GÖMMELİ Dil grubuna mensup bir dil olan ALİCE dilinden bir kuple izletmek istiyorum, iyi seyirler okurcum, sevgiyle kal.

23 Kasım 2011 Çarşamba

Nefes Almama İhtimali

İlk defa ilkokuldayken böyle olmuştum. Bir gün durup dururken fark ettim ki annemle babamın sabah uyandığımda nefes almama ihtimali vardı. Kimse beni görmesin diye bir odaya gizlenip hıçkıra hıçkıra ağlamıştım.

İşte yine öyle oldum, Püskül'ümün bilemediğimiz bir hastalığı var. Arada sırada garip ataklar geçiriyor. O kadar çaresiz hissediyorum ki kendimi kırıp dökesim geliyor. Uğruna koca koca köpeklerin ağzına kolumu soktuğum, arabaların önüne atladığım, senelerdir uykularımı, keyiflerimi feda ettiğim, sağlığı, iyiliği en büyük keyfim haline gelmiş Püskül'üm hiçbir şekilde müdahale edemediğim, sebebini tam olarak öğrenemediğim bir illete yakalandı.

Çok acı ama uyanıp geceleri nefes alıyor mu diye kontrol ediyorum, sonra "rahat bırak da uyuyayım" huff lamasını duyup rahatlıyorum.

Param var, pulum var, gücüm var ama aslında çok güçsüzmüşüm anlıyorum.

Siz siz olun UNUTMAYIN!! Hayatta sevdiğiniz herkesin sabah uyandığınızda nefes almıyor olma ihtimalı var. Hepsine bol bol sarılın, konuşun, kokusunu içinize çekin. Çok ama çok sevdiğinizi söyleyin hepsine. Birlikte geçirdiğiniz zamanın kıymetini bilin.

YARIN ÖLECEKMİŞ GİBİ SEVİP HİÇ ÖLMEYECEKMİŞ GİBİ YAŞAYIN

20 Ekim 2011 Perşembe

Ali - RAPSTAR



Kahrolasıca Dünya!!

Hey! Yow! Dostum sana noluyow!
Sen meme emmene bak hayat akıp geçiyo,
Hayat seni asla değil, sen hayatı seçiyow,
Aha bezi bağlamadılaw, ben ortalığa sıçıyow.

No! Yes! Çok konuşma kısa kes!
Bana yoğurt yedirceksen oh ne ala çok enfes,
Sade öpücük  alacaksan çık dışarı iki gez,
Butlarımdan ısırcaksan çok acıyo yapcam poz.

An –ne!  Dur gitme check it out!
Uyuyamıyom yanıma yawt!
Koydun yatağa yok bir halt!
Salarım ben de işte Zarrt!

Şu madafaka baba hiç ne işe yarıyow,
Gece ben ortalığı yıkarken o kıçını yayıyow,
Memeleri çok denedim süt falan hiç gelmiyow,
Ama göğüs kılını çeksem çok pis fena bağrıyow.

Yow, yow, yea Pırrttt...

19 Eylül 2011 Pazartesi

Ali'nin Uyku Sorunsalı



Okurcum, bizim velet 6 aylık oldu. Bir adamın kolları frankfurter sosis, bacakları macar salam kıvamında olur mu yaw. Tam ısırmalık oldu.

İlk emek adımlarını attı Ali geçende. Bir insan 30 cm ilerledi diye bu kadar sevinen bir insan topluluğu gördüm yani :) kameraya çekmeler, bağrışlar, çağrışlar... Ulan bilseydim emeklemezdim demiştir kesin.

Asıl konumuz okur, Ali'nin uyku sorunsalı. Adam 6 aylığa yaklaşınca birşeyler oldu, uyumamaya, daha doğrusu uyuyamamaya başladı. Biz de eşimle düşündük taşındık ve Ali'ye uyku eğitimi vermeye karar verdik. Hani şu yatağa koyulup ağlatılanlardan.

İlk gece veledi yatağa koyduk ve hızla olay yerinden uzaklaştık. Birkaç dakika sonra var gücü ile ağlamaya başladı. Biz geril geril geril... Arada bir eşim yanına gidiyor, pışpışlıyor, yanındayız seni terketmedik, bize güvenebilirsin dostum hesaaabı.

Döndüğünde soruyorum nasıl diye; Adeta derin bir çaresizlik denizinin azgın dalgalarında su üstünde kalmaya çalışırken uzaklardan çaresizce Anne! Annecim diye seslenir gibiydi diyor :) Duygusalite had safhada! Gözler sulanmış filan..

Ali'nin ağlamalarının tercümesi; laayynn, nerdesiniz laaynn, uyuyamıyorum ooolum, meme verin laayyn. Kitapsızlar, 6 ayda cozurttunuz laaayynn. Bi yürüyim ben, fitil fitil getirecem bunları burnunuzdan.

Neyse okurcum yarım saat kadar ağladı Ali, sonra söylene söylene uyudu. Babaaa, burnuna parmağımı sokmazsam babaa. Püskül, kuyruğunu çekerek 30 cm uzatcam laayynn, aneeyyyzzz, ZzZzZz....

Mekanı bir huzur kapladı. TV'ler izlendi, sohbetler edildi ve yatıldı. Birkaç gece böyle idare ettik. Artık 4üncü gece sabah 3,5 herif yeri göğü inletip susmadan 35 dakika ağlayınca biz de tarihe Bebeğine uyku eğitimi vermeye çalışıp başarısız olmuş diğer bir Türk ailesi olarak geçmeye hak kazandık. Ben baktım 13 milyon 658 bin 703üncüymüşüz.

Avrupalılar nasıl yapıyo lan? Ruhsuz olm bunlar, tabi lan insan değil bunlar. Bebek ağlatılır mı lan, bebek ağlarsa pışpışlanır, pohpohlanır, zıplatılır, hoplatılır, meme verilir, büyüdüğünde sırtına ter bezi konulur, zorla yemek yedirilir, kitap okutulur. Hiç kendi kendine yapmasına fırsat verilir mi bunları çocuğun! Milletcene manyağız lan biz.

P.S. : Gecelerdir gözlerimin önünde hafif geriye kaykılık omzunda dünyanın en gürültülü 9,5 kg lik nesnesini poposuna 1 saniye aralıklarla tokatlayıp pışpış diyerek yürüme rekoru kırılıyor lan. Bu analarda ne güç var olm. İman gücü! Babaanne 45 yaş üstü, eşim 30 yaş kategorisinde rekor üstüne rekor kırıyor, ben de antrenör koca, Süreyya Ayhan hesaaabı ;)

Hepinizi öpüyom, Ali'nin yine bir sorunsalı var, söylenmeye başladı, uykum kaçınca size yaziim dedim. Ozan Kelle Kalamış'tan bildirdi..

4 Eylül 2011 Pazar

Ali'nin Bayram Ziyareti (Tam Sayfa - Kuşe Kağıda Resimli Anlatım)


Okurcum, özledim seni yaw. Bu bayram tatilinde Ali'yi memleketim Samsun'a götürdüm. Ordan da dedem, ananem ve anne tarafından diğer akrabalarımın olduğu Ordu - Fatsa'ya gittik el öpmeye. Detayları sonra anlatacağım.

Döner ve pide yemekten 2 kilo aldım okurcum. Memlekete gidince canavarlaşıyorum bunu anladım. Size bayramda yaşadığım birkaç ilginç olaydan bahsetmek istiyorum :)

NURİ BİLGE CEYLAN

Okurcum fark ettim ki bizim veledin tıçma ve işeme seansı Nuri Bilge Ceylan film sahnesi gibi, şöyle ki;

15 sn. sessizlikten sonra Ali'nin altını hava alması için açık bırakmış anne yerlerin kaka olmasından korktuğu için tedirgin bir şekilde sorar,

Ali ? ...

Tekrar 15 sn. sessizlik

Ali oğlum sana diyorum?...

30 sn. sessizlik

Ali iyi misin?..

Ve Ali'den çarpıcı cevap "BÖDÖFTTHHrrsss" (cıvık tıçma efekti:)

Dış Ses (Baba): Tıçtı Ali bez getir, çok yapıştı tez getir!

Artık bizde fırtınadan önceki sessizlikliklerin kod adı Nuri Bilge Ceylan:)

PAZARLAMACI


Okurcum bayram ziyaretleri sırasında eskilerden bir akrabayı gördüm, ne kadar büyüdüğümü söyleyip ne iş yaptığımı sordu, ben de falan holdingte pazarlama müdürü olduğumu havalı havalı anlatmaya çalışırkene adam şöyle dedi; Olsun oğlum iş iştir, mutlaka çalışmak gerek. :)

Acaba Anadolu'nun herhangi biryerinde Pazarlamacıları ansiklopedi satıcısı sanmayan kabileler yaşıyor mudur? Pazarlamacı olarak ne iş yaptığımı halkıma anlatamıyorum arkadaş :)

ÇİM ADAM

Tamam bizim ailenin tüm erkeklerinin saçları dik ama oğlumun da saçlarının diken gibi olduğunu bu tatilde anladım (bkz. alttaki resim:). Dışarıda bir mekana yemeğe gittik, ben Ali'yi kucağımda gezdiriyorum arkalardan bir anne çocuğuna Ali'yi işaret etti; aaa oğlum bak çim adam bebek :)


Okurcum, bayram tatilimizi yapıp 358 kg toplam bagaj istihap haddimizle İstanbul'a döndük.
Yükümüzün ağır olduğunu, bu sefer yemek getirmemesini rica ettiğim canım annemin 10 kg börek getirdiğinin ortaya çıkıp, oğlum ne yapayım yarısını aldım işte diyerek beni dumurlara sevk etmesiyle de yolculuğumuz ayrı bir tat kazandı.

Şimdi sizi Ali'min benim bebekliğimin, çocukluğumun geçtiği Ordu - Fatsa, Taşlıca Köyü ziyaretinin enfes fotoları ile başbaşa bırakıyorum. Aralarda açıklamalarımla araya girerim :)

Bu benim şişko dayım, bize yaptığı gibi Ali'yi de göbeğinde oturtuyor:)

Burası bizim köy evimiz. Arkamdaki teyzem.
Erzakların saklandığı Serenti denilen bir çeşit kiler. Karadeniz'de yaygındır.
Muazzam yemekler! Keşkek yer misin okurcumm.
İşte 80 küsür yaşındaki dedem. Onun da adı Ali.
Okurcum bu resimde tam 3 jenerasyon bir arada.
:)

Hakiki yeşil budur okurcum, yeşilin her tonu mevcuttur Karadeniz'de, her yer fındık bahçesi.
Doğa üstü güçleri olan cefakar Karadeniz kadını, yengem:)

BİTTİ! Bir sonraki macerada buluşmak üzere okur.

21 Ağustos 2011 Pazar

Evden Maceralar



Okurcum hayal et, hiç tanımadığın bir insan sana doğru gülümseyerek geliyor ve garip garip hareketler yaparak elini, kolunu, g*tünü, başını elleyerekten, mıncıklayaraktan seni sevmeye başlıyor. Ne yapardın?

İşte bu tam da oğlumun başına hergün gelen bir olay. Hayır herkes neden elleyerek sevmek zorunda yahu. Geçen balıkçıya gittik garson kafasını bir sevdi çocuğun, bütün gece kafa balık koktu. Tamam kabul etmek gerekir ki bizimki de insanın içinde mıncırma dürtüsü uyandırıyor, herif  Michelin Adamı  gibi ama biraz duyarlılık nütfen.

Evde pırtlama konusunda amansız bir rekabet sürüp gidiyor. Geçende küçük oğlum Ali ile çok romantik anlar yaşıyoruz, maviş gözleriyle bana bakıyor, ben de gıdıkından, ellerinden kollarından öpüyorum. O sırada yatağının üstünde dönen oyuncakta Bach’ın bir eseri çalmaya başlıyor, gözlerim yaşarıyor, bu herif bana armağan diye düşünüyorum, sonra, kıçı hafif bana çevirip ZooORtt!! Bir gülümseme suratta. Gülmekten altıma ediyorumJ

Sonra büyük oğlum Püskül, oyun oynuyoruz, hadi zıpla oğlum, atla oğlum, elimdekini al oğlum dememe kalmıyor. ZaAaRrT. Püskül’ün tepkisi daha profesyonel. Allah allah o ses de nerden geldi dercesine arkasına dönmeler, kıçı koklamalar, böyle bi şaşırmış ayakları. Yeter ulan, oksijenimi tükettiniz be.

Okurcum, Ali birkaç aylıkken Zö-Bebek isimli dükkana gittik. Eşim bişiler bakıyor, biz de Ali ilen kokona teyzelerin ortasına düştük. Ay tatlım, balım, yirim seni, ısırırım, pısırırım falan fişmekan derken bizimki bir kusmuk kütlesini tam ortalarına bırakıverdi J hepsi ya ben don bakacaktım, ben şunualacaktım filan diyerek kaçıştı. Ben de kusmuğu bırakamadım. Racon da bilmiyorum, kakasını yapmış Püskül gibi birinin alması için başında bekledik oğlumla. Neyse sonra dükkancılar alışkınmış, temizlikçi gelip halletti. Biz de koşarak uzaklaştıkJ

Bir de okurcum dünyanın en gereksiz insanları caddede motorlarını patlatırcasına bağırtarak yarış eden Hanzolar bu böyle biline.

Günü özlü sözü; Hayalindeki işi yapamıyorsan, yaptığın iş hakkında hayaller kur. 

18 Ağustos 2011 Perşembe

Oğul'a Öğüt




Oğul’a Öğüt

Öyle ucundan azcık sevmeler yok bizim ailede,

Sevdin mi kucak dolusu, yürek dolusu seveceksin.

Babam deyip bir yürek dolusu kucaklayacaksın mesela.

Çünkü biz yüreği 3'e 4'e bölmeyi, aileye pay etmeyi öğrendik atadan, koşulsuzca.

Aileni çok büyük seveceksin oğlum,

Öyle çok seveceksin ki iyi insan olacaksın, gaddar olamayacak, kimseye kıyamayacaksın.

Öyle çok seveceksin ki, ülkene bağlı kalacak, kolay kolay bırakamayacaksın.

Öyle çok seveceksin ki sonunda sen de güzel bir aile kuracaksın.

Dolup taşan bir hayatın olacak;

Öyle çok seveceksin ki,

Sonsuza dek yalnız kalmayacağını bileceksin. 

Sonunda ellerinde eller, gülümseyerek öleceksin.

12 Ağustos 2011 Cuma

Ali bey ile Söyleşi


Muhabir: Ali bey yepyeni bir hayata başladınız duygularınız nelerdir?

Ali: Valla duygularımı fotoğrafta açıkca belli ettiğimi düşünüyorum, elimizden geleni yapıp vatana millete hayırlı bir evlat olmaya çalışacağız. Ama yönetime büyük görev düşüyor bu konuda, sütüdür, mamasıdır, oyuncağıdır, okuludur, arabasıdır, harçlığıdır, masraftan kaçmamaları gerekiyor.

M: Peki bulunduğunuz yerden mutlu musunuz?

A: Ya sonuçta bu takımın alt yapısında yetiştik. Beni bir mercimekten var ettiler, hiç değilse bile bir vefa borcumuz var. Gerçi eğlenceli keratalar şimdi haklarını yememek lazım.

M: Peki Ali bey size birtakım kelimeler söyleyip sizin için ne ifade ettiğini soracağım..

A: Dur bebeğim, ayak baş parmağımı emmeyi bitirdikten sonra cevaplayacağım. MmMhMzz.. Tamamdır.

M: Baba

A: Güvenlik, dünyada senin için canını verebilecek en iri insan sonuçta, herif nerdeyse 90 kilo.

M: Anne

A: Mutluluk, hadi ama hangimiz yemek yemekten mutlu olmayız. Kadın sonsuz bir maden dostum.

M: Aile

A: Komedi dans üçlüsü, valla ben ağlamayayım diye babam genelde piyasa ve kafkas dansları sergiliyor, annem çiftetetelli performans, püskül abi de manyak dansı yapıyor. Çok komikler lan, bir ağlamam yetiyor hepsini zıplatmaya.

M: Sabah

A: Çığlık, artık sabahları kalkınca kıçım yırtılana kadar çığlık atıyorum. Ben uyanınca herkesler uyansın, gerçi annem babam kalkıyor, gözlerden uyku akıyor ama beni görünce gülüyorlar. Ağırıma gidiyor, neymiş çok tatlı oluyormuşum, ben ciddi birşey yapmaya çalışıyorum.

M: Peki Ali bey, yeni başlayacak arkadaşlara önerileriniz nelerdir?

A: Dostum, evin patronu sizsiniz, ağlıyosun kucağına alıyor, höt yapıyosun yemek veriyor, zort diyosun gaz ilacı. Bu fırsatı iyi kullanın, mesela ben bir hata yaptım geceleri bunları az da olsa uyuttum. Geçende aralarında konuşurlarken duydum Fatmaların Birol varmış, gece 5 dakkada bir uyanıyormuş. Ama sen duur, ben diş çıkarırken biliyorum yapacağımı.

Kapanışı babamın geçen gün beni eğlendirmek için yazdığı bir şarkı ile yapmak istiyorum, Sulukule yöresinden bir parça:

Altını koydum kasaya,
Tabaaancayı da masaya,
Kızını bana vermezseeeen,
Sıkarım senin kafaya..
Nina rina nina, nina rina nina


7 Ağustos 2011 Pazar

Çaylak Baba Mutfakta



Okurcum şimdi sana çok büyük bir iyilik yapacağım. Kolay kolay yemek tarifleri vereceğim ki hem eşini, hem çocukunu mutlu edebilesin. Bak benimki ne kadan mutlu :) Hazırsan başlıyorum;

1. Kolay Mantı: Milföy Hamuru ile yapıyorsun okur. Çiğ kıymayı biber salçası, maydanoz ile karıştırıyorsun, içine biraz tuz. Bir milföy hamuru yaprağını dörde kes, her birinin içine kıymaları tutam tutam koy, dört kenardan yukarı toparlayıp elinle bastırarak ağzını kapa. 200 derecede kahverengi olana kadar pişir. Sarımsaklı yoğurdunu hazırla, tereyağının içine biraz salça atıp kavur, mantının üstüne yoğurt, onun üstüne de yağ. Bak sana söylüyorum, inanılmaz oluyor. Normal mantıdan daha çok seveceksin. Çok kolay lan, hatunlarında dibi düşer.

2. Süzme Mercimek Çorbası: Okur, yapmasını zor sanıyosun ama çok kolay lan. Bak her adam için 1 çay bardağı mercimeki kaynar suya koy. Bir yandan demlensin. Sen o arada bir tencerede tereyağı erit. Tereyağı ile birlikte bir bulyon erit, hangisini seviyorsan artık, tavuk, et farketmez. Sonra bir yemek kaşığı un kavur o tereyağında, sonra suyunu süzdüğün mercimekleri kat, biraz da öyle kavur, biraz tuz at ve kaynar su dök. Okur her zaman attığın tuz sana göre az olsun, eğer ihtiyacı varsa piştikten sonra kontrol eder katarsın. Fokur fokur edince altını kıs, 20 dakika sonra, blendırı tencerenin içine daldır, döndür, döndür, smooth (pürüzsüz, kremsi anlamında, santananın sevdiğim bir şarkısı) bir yapı elde edince bırak, bir 5 dakika daha kaynat, tuzunu kontrol et. Müthiş, enfes, bol gazlı geceler sizi bekliyor.

3. Patates Püresi ya da Mashed Potato: Dostum, bu da öyle sandığın kadar zahmetli bir iş değil. Kişi sayısına göre, her adam için 1 patatesi al, yıka ve mikrodalga'nın en yüksek devirinde  5 dakika tut. Patatesleri kontrol et, eğer tam yumuşak olmamışsa biraz daha tutarsın. Sonra buzz gibi suyun altına koy ki kolay soyulsun.  Büyük plastik bir kaba patatesleri doğra, soora eğer püre yapacaksan blendırı eline al, patateslere bir su bardağı süt dök ve blendır ile muhallebi kıvamına gelene kadar yardır. Ondan sonra derince bir tencere veya tavada tereyağını erit, bu patatesi dök ve kavur. Tuzunu ekle, servise hazır. Eğer Mashed Potato yapacaksan, patatesleri kaba doğradıktan sonra tereyağı, evdeki bilumum peynir çeşitleri ve biraz da krema ekleyip çatalla ez. Okur, karına her dediğini yaptıracaksın hazır ol.

4. Son olarak ROSTO: Okur, düdüklü kullanmayı öğrenmen lazım artık. Bildin mi, hani öten tencere. Neyse, et yemeği düdüklüsüz zor bu devirde. Dostum, kasaptan rostoluk et alacaksın, dana eti. Her kasaptan alma, Çiftehavuzlarda Nezih'in eti güzel, günaydın güzel, deneme yanılma ile bulman lazım. SAKIN Carrefour, Migros'tan et ALMA!! Et yemekten soğursun. Neyse, rostoluk etimizi düdüklüye koyuyoruz, kapağını kapatıp harlı ateşe koyuyoruz. (Hep ortanca ocağı kullan, en büyük yakabilir, en küçük pişirmez. ) Ötmeye başladığında altını kısıyoruz. Yarım saat pişiriyoruz. Açıp kontrol ediyoruz lokum gibi olmuş mu? Ohh mis. Daha sonrasında kaynar su, tereyağı, biraz salça, biber ve tuzdan oluşan sosumuzu hazırlıyoruz. Etleri ufak bir borcama koyup etlerin seviyesine gelecek şekilde sos koyuyoruz. 250 derecede 20 dakika ve sonra Mamma Miaaa. Yanına patates püresi ve pilav enfes olur.

Okur, Ali ile sevgilim uyandı. Onlarla ilgilenmem lazım. Bak yemekleri yapın, bana dua edeceksiniz. Sevgiler, öptümz..

31 Temmuz 2011 Pazar

BırRrtT Tükrük Canavarı!



Yaw arkadaşım üniversitede öğleden sonra üçe dörde kadar uyurkene, hey dostum biliyor musun ilerde sabah 6’da işte olacağın günler gelecek deselerdi hassbüke der geçerdim. Doğruymuş lan. 6 ne olum!! Neyse okurcum asabım bozuk bugün sana ne anlatsam bilemiyorum.

Aslında sana biraz kırgınım okurcum, günlerdir yazamıyorum, ne bir merak etme, ne arama ne sorma. Ne ayaksın olm sen? Şöhret hakkaten acımasız bir kurummuş, ne kadar hızlı çıkar isen o kadar bi hızla kıç üstü düşüşü varmış.

Evet bugün sana kuçulu evde bebek bakımından bahsedeceğim okurcum. Çok güzel bişiy lan, gerçii henüz pek bir interaksiyonları olmadı ama yine de güzel bişiy bence. Tabii lanet okuduğun zamanlar olmuyor değil. 

Mesela veledi saatler süren uzun uğraşlar sonucunda uyutmuşsun, barnakların üzerine basa basa odasına götürüyosun, yatıracaksın o saniye bir kapı çalıyor, bizim püsükopat (bilenler bilir, adı püsküldür) yeri göğü inletiyor, bebeği zıplatıyor. Ben de terliği kaptığım gibi peşinden koşuyorum ama nafile. Velet zıplamış ve yeni bir iki buçuk saatlik uyutma maratonu başlamış oluyor bile.

Soora mesela gözünden sakındığın, götünü başını kremli parfümlü bezlerle sildiğin bebiş kucağında. Bir dalgınlık anı, televizyona dalmışın. Cokur cukur sesler duyuyosun bir de bakıyosun püsükopat bebişin kuru hiçbir yerini bırakmamacasına elini yüzünü gözünü yalamakta. O anki sevgi kompozisyonuna mı hayran kalacan, püsküle mi bağıracan, çocuğu mu silecen, bir keyos (chaos) yaşanıyor okurcum.

Parka çıktık diyelim, hayallerdeki ideal tablo, bir bebek, bir aile babası, köpeğini de almış gezdiriyor. Ne kadan romantik... Tabii püsükopat kaka yapınca kim paketleyecek, köpeklerle kavgaya tutuşursa bebek ortada unutulup kavga ayırmaya gidilince ne olacak, püskül zırtapozu neden sürekli ezilmek pahasına bebek arabasının önüne geçip duruyor, gibi kısımlar kimsenin aklına gelmiyor.

Bir de püskül bebişi iyice özümsediğinde kafasına oturma ihtimalini göz ardı etmemek lazım, bizim veled de cevval ama, ezdirmez kendini, yani anlayacağın çok eğlenceli günler bizi bekliyor okur. Bakalım Ali Püskül’ün kuyruğunu kulağını çekip peşinden ayrılmamaya başlayınca ne kavgalar çıkacak. Şimdilik giriştikleri tek mücadele kim daha fazla pırt yapacak yarışı ve biz kurbanlar olarak beynimizin %30’unu kaybetmiş durumdayız. Merakla ve dört gözle bekliyoruz.
Öptümz.

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Çaylak Babanın Eğlence Hayatı



Eğlence mi, o neydi yaw?

Şaka şaka okur, durum o kadar da vahim değil, üzülme. 

Resim nasıl beğendin mi :) Veledi her sabah ve akşam parka çıkarıyoruz, arada ben böyle ana kucağında çıkarıyorum. Çok keyifli oluyor lan, herif dünyayı keşfediyor, böyle ağaç yapraklarına özgürlük heykeli gibi bakıyor. Çok ballı.

Şimdi okurcum eğlence hayatına gelirsek, hepimiz biliyoruz ki gece hayatı dediğimiz şey üreme içgüdüsü üzerine inşa edilmiş bir yapı. Bir mekan dolusu üreme ihtiyacı hisseden insanın çeşitli ritüeller çerçevesinde birbirine kur yapmak vasıtasıyla oynaması, hoplayıp zıplaması. Şimdi sen zaten halihazırda üremiş bir insan olarak böyle bir ortama girdiğinde sırıtıyosun okurcum. Etrafındaki bekar arkadaşların ultra motive zabbahlara kadar o mekan senin bu mekan benim yihhuu mihhuuu larkene sen öff ne zaman dönecez, pöfff çok kalabalıkmış falan gibi evli çocuklu insan hayvanının içgüdüsel tepkimelerini gösteriyosun.

O yüzden okurcum ilgi alanlarının değiştiğini ve hatta fiziksel ihtiyaçlarının da değiştiğini kabul et. Sen artık zabbahlara kadar zıplamak, kusana kadar içmekten keyif almıyorsun lan kendine gel, bir dönem üreme ihtiyacı vesilesiyle yaşamış olduğun bir kızgınlık dönemiydi diyelim.

Bak mesela bekar arkadaşların ile oturuyosun herifler sadece şu kızla yazıştım, bu kızla kızıştım, o kızla müzüştüm konuşurkene sen ulan o iş nolcak, ne zaman zam alacağım, iş mi kursak gibi seviyeli muhabbetler etmeye çalışırkene bir bakmışsın birbirinizi hiç dinlememişsiniz. Allah bekar arkadaşın da duyarlısını, seviyelisini versin insana.

Neyse okurcum, diyeceğim o ki ulan ben neden artık zabbahlara kadar zıplayamıyorum, kusana kadar içemiyorum, yoksa yaşlandım mı lan diye üzülmene gerek yok. Böyle yaşayan adamları sabah altı buçukta kaldır önce bir köpek gezdirt, sonra sekiz buçukta işe gidip akşam yedi buçuğa kadar çalıştır, sonra gece 11'e kadar çocuk sevdirt, ev işleri ile uğraştır, gece 1'e kadar sevgilisi ile 2 çift laf ettirt. Sonra çıkar bakalım dışarı zabbaha kadar zıplayabiliyor mu. Fısssss

Okurcum, her şart altında boğaz kenarında, yarim yanımda bir rakı balık muhabbetini tek geçerim. Hafif yunan müziği arkada, ballı muhabbetli arkadaşlar sofrada, peynirim, kavunum, of ki ne of.

Arada bir de erkek erkeğe çık ha, ihmal etme. Bi bak bakalım son trendler ne, minilerin boyu en son kaç santime kısalmış falan filan. Yanına kızlar yanaşsın, kusura bakma ben evli bir erkeğim de, yüzüğü göster filan. Bunun tadı da apayrıymış lan:)

Öptüm seni okurcum, hafta sonu yazamadım, Çaylak Baba'nın haftasonusu düşündüğünden daha yoğun geçer. Onu da birgün inşallah paylaşacağımdır. Minikler hakkında soru varsa mail at (ozanbturk@gmail.com) benim manita çocuk psikoloğu ona sorarız.

Sevgiler,

15 Temmuz 2011 Cuma

Çaylak Baba Ekonomisine Giriş 101



Okur dün gugıla ilk sayfadan giriş yaptı site, dünyanın dört bir yanından ziyaretçi akınına uğradık, ne kadar çaylak varmış yaw.  Hayır İsviçre’de, Macaristan'da kim var tanıdık çıkaramadım.

Neyse okur sana çocuk doğarkene kimsenin aklına gelmeyen ama aslında çok möhim olan noktaları anlatıcağım, bana kulak kesil;

1. Bak okur sünnetten sonra çocuğunuzun pipisini ne yaparsın bilmem ama çocuğun kordon kanını saklayın yaw. Biraz duyarlı olun olm. Ben Sabancı şirketi Onkim’e aldırttım. Çok memnun kaldım.  Bak önden sana bir set gönderiyollar, doğum sırasında mutlaka hastaneye yanında götür. Sonra numarasını aldığın temsilciyi arıyosun, zamanı haber veriyosun, zırt adam hastaneye geliyor. Sonra doğumdan sonra kordonu alıyor gidiyor. Hemen saklamıyollar, bilumum testlerini yapıp tamamsa saklıyollar, paranı o zaman alıyollar. Okur sanıyorum 2 bin küsür bişilerdi.

2. Okurcum çocuğu mümkünse hemen hastanede, yoksa ilk bir ay içinde mutlaka sünnet ettir. 1 haftada herşey olup bitiyor lan. Velet de hiçbişi anlamıyor, senin biraz için sızlıyor ama sonra çok yakışıklı oluyor PiPi, hele onu dikip dikip üstüne işiyor ya altını değiştirirken vay be diyorsun babalık ne güzel şeymiş J Bak geç kalırsan sünnet işleri çok zorlaşıyor ona göre.

3. Okurcum Allian.. ile başlayan sigorta şirketinin bir ürünü var büyüyen çocuk diye,  ayda 100 TL ile başlıyorsun sora her yıl %10 artıyor aidat. Velet  18’ine basınca arıyolla ve beyfendi 180.000 TL niz var ne yapalım bunu diyolla. Valla sora bir kuruş üniversite parası  vermem sevgili okur bu böyle biline.

4. Okurcum, hastanede masraftan kaçma, önce iyi bir sigorta yaptır eşine, güzel bir hastane ayarla peşine. Ben Kadıköy Şif..  ile başlayan hastaneyi ayarladım, bi de onların manzaralı odaları var az bir farkla, büyüklüğü normal odanın iki katı lan, geleni gideni bol olana duyrulur. Memnun kaldım.

5. Okurcum bebek bezinin fiyatını soran olacaktır kesin en kralı 23 - 24 TL, ayda 2 - 3 tane tüketiliyor. Çaylak babanın kapitalidir, Bilgine,

6. Söylemeden geçemiycem ilk gece hemşire gelip isterseniz bebeği biz uyutalım diyor okur, şimdi vermek istemezsin gibi geliyor ama vermezsen pişman olursun, benden söylemesi.

Haaa bi de ilk kakası çok komik lan, böyle siyah bir baloncuk şişip patlıyorJ Herif uzaylı gibi doğdu yaw, şimdi zibidi oldu iyi mi, kıçımızın üstüne oturamıyoruz gezme merakından. Basıyor yaygarayı.

Yarın dev yazı dizisi; Çaylak Baba’nın Eğlence Hayatı 1

Sevgili okur,  öptüm seni cokur cokur.

14 Temmuz 2011 Perşembe

Yeniden merhaba



Site kapandı filan derken bizim velet doğdu ve 4 aylık bile oldu sevgili okur. Şimdi size bu zamana kadar neler öğrendiğimi açıklıyorum dikkat kesil;

1. Çocuğun olacaksa yok ben kendim bakarım, babanneye, ananeye ne gerek var gibi artistik patinaj hareketlere girmeyin, eşiniz de yeltenirse şiddetle karşı durun. Aksi halde ilk birkaç ayınız egzausting (bitkin düşürücü) geçer.

2. Yediğinize içtiğinize dikkat edin olm, evde yemek pişirmeye vakit olmadığı için fass food'dan göt göbek oluyor. Bir de ben sporuma devam ederim canım ne olcak gibi sürrealist yaklaşımlar tekrar göt göbek olarak size geri dönecektir. Evde yarım saatte yapabileceğiniz antrenmanlar yaratın.

3. Böyle manyak bir sevgi olamaz yaw, herif pırtlasa seviniyosun, geğirse seviniyosun. Ayaklarından tut kaba etlerini öpüyosun yine doyamıyosun öpmeye. Tabii taşımaktan belin ağrıdığından inceden küfür ediyosun ama nafile, patron o sonuçta.

4. Belin kopması demişken, yatarken dikkatini çekecek aktiviteler keşfedin, böyle saçma sapan danslar uydurun, şarkı repertuarı yapın. Hareketlisinden Altay, Alişan filan şarkıları çok ilgi çekiyor, abuk subuk ya.

5. Sabahları işe geç kalmak istemiyorsan her zamankinden bi yarım saat erken kalk ki herifi seveyim derken patrondan papara yeme.

6. Bi de bekar arkadaşlar şerefsizleşiyor okur, herifler uğramaz aramaz sormaz oluyor yaw. Evliler ise halden anladıkları için mi, demonstıreyşın yapmak için midir daha bir yakınlaşıyor. Hazırlıklı ol.

Şimdilik bu kadar okur. Taze babalık, kariyer ve hayat planlama, izolasyon çekomastik ile ilgili data aktarımım devam edicek. Bir sonraki konu, bir baba olarak doğumda nerelere para harcayacan.

Sevgiler, öptüm.