4 Eylül 2011 Pazar

Ali'nin Bayram Ziyareti (Tam Sayfa - Kuşe Kağıda Resimli Anlatım)


Okurcum, özledim seni yaw. Bu bayram tatilinde Ali'yi memleketim Samsun'a götürdüm. Ordan da dedem, ananem ve anne tarafından diğer akrabalarımın olduğu Ordu - Fatsa'ya gittik el öpmeye. Detayları sonra anlatacağım.

Döner ve pide yemekten 2 kilo aldım okurcum. Memlekete gidince canavarlaşıyorum bunu anladım. Size bayramda yaşadığım birkaç ilginç olaydan bahsetmek istiyorum :)

NURİ BİLGE CEYLAN

Okurcum fark ettim ki bizim veledin tıçma ve işeme seansı Nuri Bilge Ceylan film sahnesi gibi, şöyle ki;

15 sn. sessizlikten sonra Ali'nin altını hava alması için açık bırakmış anne yerlerin kaka olmasından korktuğu için tedirgin bir şekilde sorar,

Ali ? ...

Tekrar 15 sn. sessizlik

Ali oğlum sana diyorum?...

30 sn. sessizlik

Ali iyi misin?..

Ve Ali'den çarpıcı cevap "BÖDÖFTTHHrrsss" (cıvık tıçma efekti:)

Dış Ses (Baba): Tıçtı Ali bez getir, çok yapıştı tez getir!

Artık bizde fırtınadan önceki sessizlikliklerin kod adı Nuri Bilge Ceylan:)

PAZARLAMACI


Okurcum bayram ziyaretleri sırasında eskilerden bir akrabayı gördüm, ne kadar büyüdüğümü söyleyip ne iş yaptığımı sordu, ben de falan holdingte pazarlama müdürü olduğumu havalı havalı anlatmaya çalışırkene adam şöyle dedi; Olsun oğlum iş iştir, mutlaka çalışmak gerek. :)

Acaba Anadolu'nun herhangi biryerinde Pazarlamacıları ansiklopedi satıcısı sanmayan kabileler yaşıyor mudur? Pazarlamacı olarak ne iş yaptığımı halkıma anlatamıyorum arkadaş :)

ÇİM ADAM

Tamam bizim ailenin tüm erkeklerinin saçları dik ama oğlumun da saçlarının diken gibi olduğunu bu tatilde anladım (bkz. alttaki resim:). Dışarıda bir mekana yemeğe gittik, ben Ali'yi kucağımda gezdiriyorum arkalardan bir anne çocuğuna Ali'yi işaret etti; aaa oğlum bak çim adam bebek :)


Okurcum, bayram tatilimizi yapıp 358 kg toplam bagaj istihap haddimizle İstanbul'a döndük.
Yükümüzün ağır olduğunu, bu sefer yemek getirmemesini rica ettiğim canım annemin 10 kg börek getirdiğinin ortaya çıkıp, oğlum ne yapayım yarısını aldım işte diyerek beni dumurlara sevk etmesiyle de yolculuğumuz ayrı bir tat kazandı.

Şimdi sizi Ali'min benim bebekliğimin, çocukluğumun geçtiği Ordu - Fatsa, Taşlıca Köyü ziyaretinin enfes fotoları ile başbaşa bırakıyorum. Aralarda açıklamalarımla araya girerim :)

Bu benim şişko dayım, bize yaptığı gibi Ali'yi de göbeğinde oturtuyor:)

Burası bizim köy evimiz. Arkamdaki teyzem.
Erzakların saklandığı Serenti denilen bir çeşit kiler. Karadeniz'de yaygındır.
Muazzam yemekler! Keşkek yer misin okurcumm.
İşte 80 küsür yaşındaki dedem. Onun da adı Ali.
Okurcum bu resimde tam 3 jenerasyon bir arada.
:)

Hakiki yeşil budur okurcum, yeşilin her tonu mevcuttur Karadeniz'de, her yer fındık bahçesi.
Doğa üstü güçleri olan cefakar Karadeniz kadını, yengem:)

BİTTİ! Bir sonraki macerada buluşmak üzere okur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder